Erdem Ulas, ASAM Kenevir Enstitusu ve Mucize Bitki Kenevir Kitap Elestirisi

Dünyada, Medikal Cannabis (Tıbbi Kenevir) topluluğu; gerek bilimsel çalışmaları, araştırmaları, bitki hakkında profesyonel derinlikte bilgileri ve ileri yetiştirme teknikleri gibi konuları neredeyse %100 AÇIK KAYNAK bilgi paylaşımına dayanan, alanında uzman milyonlarca gönüllüden oluşan bir, uluslararası bir camia ağıdır. 

Türkiye’de kâr amacı gütmeden, karşılıksız bilgi paylaşımının tuhaf karşılanması:
11 Yıldır kâr amacı gütmeden, yan projemiz olan bilgileri, tecrübelerimizi bila ücret paylaşmamız, şaşkınlık tepkilerine yol açmaya devam ediyor hala. Türkiye’de unutulmaya yüz tutmuş ortak hafıza, ortak paylaşım prensipleri Avrupa, ABD ve Kanada ülkelerinde, sosyal mecra imkanları ile hızla ve katlanarak çoğalmaya, gelişmeye devam etmektedir.

Yani bu tip paylaşımlar o kadar sıradan ve doğal bir davranış biçimidir ki, kimseyle paylaşmadan çok üst kalitede üreteceği ürünün en iyi şekilde nasıl yapılacağını açıklaması kişiye zarar ettiğini düşündürmemektedir. Onun ortaya koyduğu “en iyi bildiklerine”, bir başka “bilen” kendi katkısını ekleyerek bilgiyi herkese açık şekilde büyütmeye devam etmektedir.

Bunun örneklerini filmlerinde, dizilerinde de görürsünüz. Alkolü bırakmış kişi toplantılara on yıllar boyunca devam eder, bırakmak isteyenlere kendi tecrübeleriyle destek olmaya çalışır. Sigarayı bırakan, guruplar kurar ilaç ya da kendi iradesinde yakaladığı ip uçlarını başkalarına faydalı olur düşüncesiyle yıllarca paylaşmaya devam eder.

Yani, burada yaptığımız bilgi paylaşımlarının karşılıksız olması şaşırtıcı değil, olması gerekenin olmadığı ortamda, eksikliğimizin üzücü bir resmidir.

TÜRKİYE MEDİKAL CANNABİS veya ENDÜSTRİYEL KENEVİR HUSUSUNDA BİLGİ İÇİN BÜTÇE, ÖDENEK PEŞİNDE KOŞACAK FIRSATÇILARA ÇARPILMAMALIDIR. HEMEN HER BİLGİ ARAYANI İÇİN HALİ HAZIRDA DÜNYADA ÜCRETSİZ OLARAK DOLANIMDADIR MUTLAKA.

91’den beri TV seyretmediğimiz için Kenevir hakkında söylenenlerden geç haberdar olmamız, cevabımızın gecikmesi;

91’den beri televizyon seyretmiyoruz, 94’ten beri de TV sahibi değiliz. Bu sebeplerle televizyonlarda Kenevir konusunun tartışıldığından insanların ısrarla gönderdiği mesajlar sayesinde haberimiz oldu. Bu forumların dökümlerini çıkaracak personelimiz olmadığı için, izlenmesi ve notların alınmasına ancak fırsatımız oldu diyebiliriz. 

Profesyonel bir kritik olmadığımız, yazma lisanımızın ve yeteneğimizin olmadığı bloğun çeşitli yerlerinde dile getirilmiş, getirmesek de zaten dikkatlerinizi çekmiştir. Gerek Erdem beyin kitabında gerekse ASAM Kenevir Enstitüsü sözcülerinin TV’de sarf ettiği sözlerin içerisinde, yanlış bilgiye karşı verdiğimiz reaksiyonu yazım diline çevirince çirkin ve gereksiz bir sertliği, münasip bir lisana dönüştürmede beceriksiz kaldık.

Verilen bilgiler; bilinmediği için mi, bilinmediği ya da doğruluğundan emin olunmadığı hususlarda ifade edilmemesi daha doğru olmasına rağmen, biliyormuş gibi ifade edilmesine mi, kasıtlı mı yoksa sadece bilmiyor görünmemek için mi söylenmiş yazılmış olmasına mı diye uzayıp giden bir sebepler listesine kızdık, sakinleşmek için zaman harcadık, maksadımızı aşmamaya çalıştık.

Bu sebeple aşağıda; yanlış, eksik, kasıtlı-kasıtsız bilmemeye dayanan verileri düzeltmede kullandığımız beceriksiz cümlelerin kimseyi kırmak, kötülemek adına sarf edilmediğini, sadece bilgi kısmının alınıp, anlatım kısmının ciddiye alınmamasını rica ederiz.

En ufak hatalı bilgiye neden agresif karşılık veriyoruz?

Öyle bir konu ki, ufacık bir cümle sizi bir yöneticinin gözünde “bilirkişi” yapar, o cümle ile “hüküm” verilir, tebanın o cümleye göre amel etmesine vesile olursunuz. Bu vesile belki de; yüzbinlerce, yaşlı, genç, çocuk-bebek hastanın akıbeti, bir ZERRE acılarından, ağrılarından ferahlamasının önünde engel teşkil edecek. Böyle bir sorumluluk resmi değil vicdanidir.

Ağrılardan Muzdarip, Ölüme Yürüyen Hastalar Üzerinden Kar Temin Etmek, Fayda Devşirmek:

Diyeceksiniz ki, kim böyle bir vicdansızlık yapar. Cevap için trilyon dolarlık ilaç endüstrisine bakılması yeterlidir. Üstelik bu yasaldır. Ama biz size, komplocu, gizemci hikayeler anlatacak değiliz. Bizzat yaşadığımız, binlerce Türkiyeli hasta mesajından bahsedelim kısaca.

ABD’de en sık aldığımız mesajların başında; annesi, babası, çocuğu, kardeşi ölüme yürüyen insanların SON UMUT arayışları sonucu bizden örneğin “Rick Simpson Yağı’na nasıl ulaşabilecekleri” sorusu geliyordu. Binlerce insan, para vaad eden, yeterki yağın Türkiyeye postalanması için yalvaran, hastasının raporlarını (torbacı, tacir olmadıklarına inanalım diye) gönderen çaresiz insanlar. Yıllarca bu insanların hepsine, böyle bir yağın internet üzerinden satılamayacağını, yasal olan eyaletlerden alınsa bile, federal olarak suç olduğundan, dünyanın hiçbir yerine kargolanamayacağını anlatmaya çalıştık. Dahası, piyasada RS Yağı diye satılan ürünlerin %99,999’unun para transferinin ardından hiçbir şey göndermediklerini (kara pazar olduğundan parasını geri alamayacak zaten) kalan %0,1 gönderilen postaların da kenevir tohumu yağı bile olmadığını, çoğunun susam, keten yağı gibi ürünler olduğunu bıkmadan anlattık. 

Ki, Rick Simpson kendisi dahil resmi internet sitesinden insanları internet üzerinden böyle ürün yalanlarına kanmamalarını, KENDİ YAĞLARINI ÇIKARMALARINI tembihlemekte ve hiçbir gizli teknik vs olmaksızın en sadece ve açık şekilde nasıl yapacaklarını anlatmaktadır. Bu bilgileri verdiğimiz Türkiyeli ya da Türkçe konuşan ama başka ülkelerde yaşayan zengin hasta yakınları, ABD’ye gelmiş, yasal eyaletlerde otel odası tutmuş, dispanserden aldığı yüksek THC’li cannabis bitkisinin yağını o odalarda çıkartarak hastasına götürmüştür.

Düşünün, ÖLÜME YÜRÜYEN İNSANA PARASINI ALIP HİÇBİR ŞEY GÖNDERMEYEN YA DA SUSAM YAĞI gönderecek kadar insan vasfını kaybetmiş canlıların cirit attığı bir dünyadasınız. 

Biz, Anti-Kapitalist Müslümanların tanıyacağı şekilde ile Ebû Zer-i Gıfârî, Liberallerin hatırlayacağı isimle “Mandıra Filozofu” veya Platocu ilkel Komüncülerin lisanı ile Mülksüzlük felsefesini benimseyerek, bildiklerimizi açık kaynak paylaşıyoruz. Buna rağmen, bizim söylediklerimiz mi, ücret mukabili konuşanın dedikleri arasında “acaba” kuşkusuna düştüğünüz anlar olursa; ne bize, nede onlara inanın. Sadece BİLİMSEL ÇALIŞMALARIN, RAPORLARIN KARŞILAŞTIRMALI VERİLERİNE, en azından AKSİ İSPAT EDİLENE kadar itimat edin.

Aşağıda eleştiri getirdiğimiz hususlarda bizimde gözden kaçırdığımız, yanlış anladığımız hususlar olabilir. Beşeriz buna müsaitiz. Hele ki, yazılarımız çok (hiç) kişi tarafından ön okumaya tabi tutulsun, gerekirse editlensin şansından mahrumsak. Hatalarımızı bize bildirirseniz, hem emek harcayıp bizi uyardığınız için hemde başkalarına yanlış bilgi aktarmamızın önüne geçtiğiniz için şimdiden teşekkür ederiz.

Erdem Ulaş, ASAM ve “Mucize Bitki Kenevir” Kitabı Kritiği
1. İsmail Tokalak:Sanayi (erkek) Keneviri, halk arasında esrar olarak bilinen ve yüksek narkotik madde (THC) ihtiva eden dişi kenevir yüzünden...”
1.YANLIŞ: Sanayi keneviri (erkek) diye bir kavram yok. Endüstriyel kenevir de dişisi ve erkeği ayrı ayrıdır. Her ikisi de endüstriyel alanda ekimi yapılır. Erkek sadece dölleyicidir. Sadece dişisi tohum üretir. Endüstriyel kenevir anılan türlerin dişilerinde de düşükte olsa cannabinoidler (THC:CBD) bulunur.
2.İsmail Tokalak: “Önümüzdeki birçok bürokratik engelden, yetersiz tohum olmasından dolayı, bu mücadele henüz emekleme aşamasında”
2.DOĞRU: Türkiye yerli (özellike yabani) “landrace” yerli kenevir türü neredeyse yok olmuş durumdadır. Yani akdenize – egeye- karadenize- doğu iklimlerine dayanıklı türler haline gelmiş ırklar devlet eliyle soyları tüketilmiştir. Cannabisin iklimsel şartlara göre değişen türleri vardır (Cannabis Sativa, Cannabis İndica, Ruderalis ve Hibrit türler.) Bir ırkın en az bakımla hayatta kalabileceği bir hale evrilmesi yüz yıllar alabilmektedir. Bu bakımdan ithal tohum getirmeniz durumunda bile bunun ülke şartlarına adaptasyonu, en ideal türün bu kırılma (çiftleştirme) neticelerinde tespiti, tohum çoğaltılması en öncelikli sorundur.
3.Erdem Ulaş, Önsöz: “2050 projeksiyonlarında sadece ABD’de 150 milyar dolarlık endüstriyel kenevir pazarının ön görülmesi”
3. ÇOK YANLIŞ!: ABD’de değil DÜNYA GENELİNDE öngörülen miktar 10,6 Milyar dolardır. Tabi bu endüstriyel kenevir pazarı için öngörülen rakam. MEDİKAL CANNABİS pazarının ise 146 Milyar Dolara ulaşması beklenmektedir (2025 projeksiyon)
4.Erdem Ulaş, Önsöz: “…gerçek köye dönüş projesinin sonucunda ekonomimize katkısı her yıl 100 milyar dolarları aşacaktır.”
4.YANLIŞ: Heyecandan mı yoksa bu bitkiye olan doğal sevgisinden kaynaklı bir cümle midir, ön sözünde şikâyet edilen “algı mimarlığının” karşı yakası mıdır bilemeyiz, ancak bu rakamların istemeden de olsa bu kadar yüksek miktardan yazılması, ulusal TV kanallarında, seminerlerde dile getirilmesi esas niyete zarar verici niteliktedir. Zira, bir şekilde mevcut iktidarı bu konunun cazibesine dikkatini çekilse, ödenekler, maddi yardımlar, destekler, krediler kazanılsa bile, ömrü bir sonraki muhalif iktidar döneminde son bulma riskini yaratacaktır. Ciddi bir araştırmacı çok kısa bir sürede “bu rakamların gerçeklikten çok uzak olduğunu, önceki dönem harcamalarının israf ve yandaş kalkındırması olduğu” sonucu çıkarabilir ve pirinç boyu kadar alınan mesafede ülkenin en hayati konularından birinde 50 sene öncesindeki duruşa çekilmeye sebep olabilir. Evet, endüstriyel kenevir, medikal cannabis (Tıbbi Kenevir) ile birlikte ele alınması gereken, ülkenin başta sağlık olmak üzere, tarım-gıda ve endüstriyel EN ÖNEMLİ konusunda, bu binaya konulan her tuğlaya tüm gücümüzle destek oluruz. Ancak bu destek TAMEMEN GERÇEK temellere, doğru yönlendirmelere ve bilimsel ispatlara dayandırılmalı ki, konulan tuğla yapıyı zayıflatmaya değil, harcıyla, terazisi, ipinin doğruluğu ile daha da sağlamlaştırmaya hizmet etmelidir!
5.Erdem Ulaş (sayfa:19): THC, cannabis indica’da, Cannabis Sativa’ya oranla daha fazladır. Erkekten ayrı yetişen bitkilerde 4-5 kat fazladır.”
5.DÜZELTME: Cannabis bitkisinin bütün türleri (Cannabis indica ve Cannabis Sativa) yüksek miktarda THC ve diğer cannabinoidlerin varlık yüzdesine görece yüksek miktarda CBD içerir. Modern laboratuvar testlerinde indica veya sativa türlerinin THC miktarlarında ciddi bir fark tespit edememiştir. Aradaki farkın en bariz özelliği THC:CBD oranıdır. Sativada THC yüksek iken CBD oranı düşüktür. Bu sebeple hastaya yüksek oranda enerji, düşünme ve konsantre sağlarken, indica türlerinde CBD oranı yüksektir. Bu yükseklik sebebiyle hasta doğal narkoz etkisi, ağrı kesici, rem uykusu gibi özellikleri hisseder. Cannabis bitkilerinin ERKEKLERİNDE CANNABINOIDLER ESER (YOK) MİKTARDADIR. Yani “dişilerinde 4,5 kat vardır” dediğinizde, THC 17-35 olan bir türün erkeğinde %3,4- 7 THC olduğunu söylemiş olursunuz. Modern kenevir tarımında ve tıbbi kenevir üretiminde erkekler ortamdan sökülür. Zira dişilerdeki cannabinoid üretiminin düşmesine yol açmaktadır (döllenme-tohum üretimi sebebiyle).
6.Erdem Ulaş (sayfa:20): “Cannabidiol (CBD) THC kadar psikoaktif değildir”
6.DÜZELTME: Cannabis bitkisinde 100’e yakın bileşen (phytocannabinoidler) içerisinde SADECE THC psikoaktif etki içerir. CBD VE DİĞER CANNABİNOİDLERDE HİÇBİR PSİKOAKTİF “HİGH” ETKİ BULUNMAZ.
7.Erdem Ulaş (sayfa:20): Cannabis bitkisinin içerdiği ana etken maddeler diye saydığı; Pinen, Myrcen, Linalool, Limonen, Humulen vs. hakkında:
7.DÜZELTME: Bunlar cannabinoid değil Terpenoidlerdir. Terpenoidler; bitkilerin aroma-tad karakteristiğini veren hidrokarbonlardır şeklinde özetlenebilir. Yani bir çam iğnesini, ya da biberiye, nane, kekik vs kokladığınızda aldığınız aroma terpene esansı sebebiyledir. Cannabis bitkisinin, özellikle hibrit türlerine göre değişen; limon, toprak, çam gibi aromaları vardır ve tıpkı cannabinoidler gibi sağlık yönünden oldukça önem arz etmektedir. Çünkü belli terpene moleküllerinin beyinde ona karşılık gelen endocannabinoidleri uyardığı ve aktif hale getirdiği bilinmektedir.


Konuyu dağıtmadan, düzeltme sebebimizin esasına gelelim; evet terpenelerin medikal değere katkıları inkâr edilemez ama Cannabisin esas tıbbi değerini oluşturan cannabinoidlerle karıştırılıp, bu kitabı kaynak alacak bir bürokrat ya da araştırmacı, bitkinin tedavi etkisinin önemine dair yanlış bilgilendirilmiş olacaktır. Oysa bütün dünyada sağlık araştırmacılarını yeniden bu bitkinin önemine çeken esas şey, bitkinin ana bileşenlerini oluşturan cannabinoidlerdir, terpeneler sadece bu bütünün parçasıdır.
8.Erdem Ulaş (Sayfa:21-27): Keten ve Kenevir tanımının “aynı bitkiler” için kullanılması meselesi; 
               a) Çünkü bunların tohum ve yağları arasında büyük fark görmemişlerdir
8.YANLIŞ: Tarihçe kısmında, eski Türklerdeki yerine dair bilgi paylaşımlarına konumuz olmadığı için değinmeyecektik ancak, keten ile keneviri birbirine benzetiliyorsa, halk arasında bunun ikisini aynı şeymiş gibi kullanan (varsa) muhtemelen bitkileri tanımadığından, üretmediğinden ya da tüketmediğinden kaynaklıdır. Görsel olarak örnekleyerek anlaşılmasını kolaylaştıralım. Keten ve Kenevir tohum farkı:


 Birde yetişkin hallerine bakalım.


9.Erdem Ulaş (Sayfa:27): 
        b) Çinlilerde, susam tanesi ile keten veya kenevir tohumunu birbirine karıştırmışlardı
9.YANLIŞ:

Buradaki itirazımızın temel sebebi şudur. Bahse konu keten ile kenevir liflerinin tekstil açısından mikroskop altında bile bilen gözler bakmadıkça bir farkı bulunmamaktadır. Keten bitkisinin Cannabis bitkisi ile alakası olmadığı için içeriğinde hiçbir cannabinoid madde bulunmaz. Buda, konuya endüstriyel açıdan yaklaşan mantığa, “hiç psikoaktif etkisi olmayan, aynı kalitede lif üreten ve tohum yağında yaklaşık omega 3 zengini olan keten dururken neden keneviri destekleyeyim” sorusu oluşur.
10.Erdem Ulaş(Sayfa:28): “Türkler tarafından “kendir (linum)” ile “keten (cannabis)”in sık sık karıştırıldığını da unutmamak gerek.”
10.YANLIŞ: Keten bir cannabis bitki türü değildir. Erdem bey karıştırmış görünüyor. Linum, keten bitkisidir.
11.Erdem Ulaş (Sayfa:29):Kaşgarlı Mahmut kitabında bitkinin adını “ayı-başı” olarak tanımladığı ve arapça karşılık olarak da “tennûm” sözünü koymuştur. Bu arapça söz “kendir” yani Cannabis Sativa demektir.
11.YANLIŞ: Erdem bey, kitabın genelinde bilgilerini dayandırdığı “bilimsel” kaynakları referans göstermediğinden, bize yeni olan bir veriye rastladığımızda tek tek kaynağını araştırmak zorunda kaldık. Buda o anlardan biri. “tennûmsözcüğünün cannabis etimolojinde kullanıldığına dair bir kaynağa rastlamadık. Hatta Google bile HİÇ duymamış diyebiliriz. 
Sorumuz; Türkler Anadolu’ya gelmeden binlerce yıl önce Anadolu’da ekildiğine, ilaç olarak kullanıldığına dair kaynaklar mevcut iken, Kaşgarlı Mahmut’un kitabında zikredilmesinin neyi değiştireceği ya da konumuza nasıl hizmet ettiği, hususudur. OSMANLI’DA İÇKİYİ VE SİGARAYI YASAKLAYAN 4.MURAT DÖNEMİNDE BİLE YASAKLANMADIĞI gerçeği dile getirilmemiş bile. Etimolojik tarihinin 30 sayfayı aşmasının "endüstriyel kenevir" hareketine katkısı nedir? 
12.Erdem Ulaş (Sayfa:31): “Fakat şunu da önemle belirtmek gereklidir; Eskiden, (Cannabis İndica) yerine çoğu zaman (Hyoscamus Ni¬ger) adlı bir bitki kullanılır ve bu bitkinin tohumlarından esrar çıkarılırdı. Bu sebeple "ban out" veya "beng" gibi sözler, daha çok bu ikinci bitki için söylenmişti. Çünkü "Hind Kendiri", Mezopotamya iklimi ile pek fazla uyuşamıyordu.”
12.YANLIŞ: Normalde internette böyle tutarsız ve doğru olmayan bilgilere bu kadar ısrarla kullanılmasına rastladığımızda o kaynağı güvenli bulmaz ve kaldırırız. Zira çok fazla yanlış, çok az doğrunun içerisine rastgele serpiştirilmiş ise ve ayıklanması büyük zaman ve emek israfına yol açacağından, verimsiz bir kayıp olacaktır. Ancak, o ki “Medikal Cannabis” avukatlığına gönüllü oluyoruz, sanırız bundan sonra da, araştırmacıları sıklıkla yanıltan, bu tip trol bilgilere sıkça düzeltme yapmak zorunda kalacağız. 
Kara Henbane bitkisinin Cannabis ile uzaktan yakından alakası yoktur. Hem köken olarak hemde içeriği alkoloidler bakımından. Bitki psikoaktif cannabinoid barındırmamaktadır. İlaç olarak kullanıldığı doğrudur ama bunun “esrar” bağını hangi kaynakta ve nasıl kurulduğunu bulamadığımızın notunu düşelim. Görsel olarak daha rahat anlaşılır, Kara Henbane ve Indica arasındaki fark aşağıda resimlendirilmiştir;


Cümlenin devamında, “"Hind Kendiri", Mezopotamya iklimi ile pek fazla uyuşamıyordu.” Bilgisi de doğru değildir. Mezopotamyanın pek çok bölgesi cannabis indicaya ve sativaya uygundur. Hatta bölgenin genelinin, indica için ideal şartlarda olduğu söylenebilir.
13.Erdem Ulaş (Sayfa:32): “cannabis sativa (sanayi keneviri)”
13.DÜZELTME: Israrla bu şekilde zikretmeye devam edilmiş (Yanlış değil ama uluslararası alanda kullanılmayan bir tanım). Cannabis Sativa bitkinin bilimsel adıdır. Endüstriyel alanda kullanılan cannabisin DÜNYA GENELİNDE ANILDIĞI İSİM HEMP’tir. Türkçeye “Endüstriyel Kenevir” olarak çevrilmesi, sadece “kenevir” olarak çevrilmesinden daha doğru olur. “Hemp” tanımını uluslararası geçerliliği sebebiyle kullanabiliriz Bu ayrımı yapmak zorundayız, zira Cannabis Sativa, medikal cannabisin kullandığı türlerdendir.
14.Erdem Ulaş (Sayfa:32):…çok az suya ihtiyaç duyar, tarım ilacına ihtiyacı yoktur.
14.YANLIŞ: Cannabis bitkisi aksine suyu seven bir bitkidir. Türüne göre azlığı ve çokluğu söz konusu olabilir ancak. İndica türleri, sativa türlerine göre daha az nemli ortamı tercih ederken, suya az ihtiyaç duymasının hangi bitkilerle karşılaştırıldığının belirtilmesi gerekir. Suyu sevmese bataklıkları kurutmada kullanımı neden tercih edilsin? Aynı şekilde “tarım ilacına ihtiyacı yokturyanlış bir iddiadır. İdeal şartlarda, “landrace” yani yüzyıllarca kırılarak var olduğu iklim şartlarına uyum sağlamış türler bile, eğer ekili olduğu alanın etrafında; evveliyle zirai ilaçlarla zehirlenmiş, bozulmuş ekolojiye sahip topraklarda, gelişim sürecinde pek çok zararlıya maruz kalacaktır. Hali hazırda bu zararlılar ve bunlarla mücadelede kullanılan ilaçlar en büyük baş ağrısıdır. Bu yüzden medikal cannabis (ve Hemp) endüstrisi evveliyle ekim yapılmamış, zirai bulaşıktan uzak alanlarda, ekolojiye minimum hasarla yetiştirmenin gayretindedir. Hali hazırda dünya tekstil sektörü bile gübre-ilaç atığı barındırmadığına dair bağımsız laboratuvarlarca verilmiş sertifikalara sahip olmayan kenevir liflerini satın almamaktadır. 
Cannabis çiçeği ancak çiçeklenme evresine sağlıklı girdiğinde kendini zararlılardan koruyacak kimyasallar üretir. Ki mevcut zararlılar bazan ürünün tamamını daha gelişme evresinde tüketip bitirmektedir. Ya da çiçeklenmeye eriştiklerinde bitkinin hem tıbbi hem sağlık ve gıda yönünden değerini yitirmesine sebep olmaktadır. Medikal Cannabis Türkiye olarak bu tip bitkileri tanımlamakta kullandığımız güzel bir cümle var. ÖLMEZ AMA OLMAZ! Cannabis bitkisi çok güçlü bir bitkidir, tabi gereken bakımı ve şartları oluşturmuşsanız. Değilse bitkinin ölmemiş olması, olmuş olduğuna işaret değildir. Size sağlıklı gibi görünen bitki endüstriyel ve tıp açısından ot-sap kıymetsizliğine düşmüş olabilir.
15.Erdem Ulaş (Sayfa:34): “…en az 250 hastalıkta kullanılır”, “bataklık kurutmada en etkili bitki”
15.DÜZELTME: Bunlar hep (genelde Jack Herer’in “İmparator Çıplak” kitabından) internette dolanan, kulaktan kulağa, slogandan slogana evrimleşip, araştırmacıyı doğru olduğuna inandıran doğruluk ekseninden kaymış alıntı bilgilerdir. 
Endüstriyel kenevir” Erdem beyin bahsettiği 250 hastalıkta kullanılmaz. Tohumunun içerdiği zengin yağ asitleri sebebiyle bir sağlık değeri elbette mevcuttur. Ancak, içeriği cannabinoidler eser (yok) miktarda olduğundan, tıbbi kullanım alanında etkisi, Medikal Cannabis (Tıbbi Kenevir)’e oranla çok çok azdır. 
Cümlenin devamında, bir önceki sayfalarda “çok az suya ihtiyaç duyar” alıntılamasında bulunurken bu seferde, "bataklık kurutmada en etkili bitki" olduğuna yer vermektedir. Neyse ki, "en etkili bitki" iddiası olmasa da, genel olarak bu bilgi doğrudur.
16.Erdem Ulaş (Sayfa:34): “Omega yağ asitlerini muhteviyatında barındıran kenevir, bu özellikleri ile doğadaki tüm bitkilerden ayrışmaktadır.”
16.DÜZELTME: Bir araştırmacı çıkar da; "keten" tohumunun omega zenginliği açısından, kenevir tohumu yağına benzer olduğunu üstelik daha ucuza mal edildiğini, tablosuyla ortaya koyar, ardından “hiçbir psikoaktif madde içermeyen keten yerine neden hempi tercih edelim?” sorusunu yönelttiğinde nasıl bir cevap düşünülür? Tekrar edelim Cannabisin Hali Hazırdaki Sayısız Değerinin Abartılmaya, Yanlışlarla Yüceltilmeye İhtiyacı Yok! BİLİMSEL İSPATLI FAYDALARININ KABULÜ YETERLİDİR!
17.Erdem Ulaş (Sayfa:32): Otoyollar, caddeler, sokakların tüm asfaltları kenevirden yapılabilir. Yüzyıllar boyu dayanıklılık sağlar, sürekli bakım gerektirmez, ekonomiktir ve sağlamlığı en az 8 kat daha fazladır.”
17.YANLIŞ!!!: Böyle bir iddianın slogan olmasının haricinde bir değeri yok. Böyle bir karışımın asırlarca bozulmadan kalabilmesi için önce yapılmış olması gerekir. Bioasfalt olarak kullanılan malzemeler içerisinde Hemp (kenevir) bulunmamaktadır. Konu hakkında tek bir bilimsel çalışma, test, araştırma raporu bizim bilgimizin çeperine çarpmamıştır.
Etimolojik Tarihçe ve Hikaye Kısımlarından Sıkıldığımızdan 85.Sayfadan Devam Ediyoruz.
18.Erdem Ulaş (Sayfa:85): “Kenevir lifinin en önemli özelliği neme karşı dayanıklı olmasıdır. Kendi ağırlığının %30’u kadar suyu ıslaklık tutmaksızın bünyesinde tutabilir.”
18.DÜZELTME: %10-13
19.Erdem Ulaş (Sayfa:85): Kenevir bazlı asfalt kaplamalar asırlarca bozulmadan kalır
19.YANLIŞ!!!: Böyle bir karışımın asırlarca bozulmadan kalabilmesi için önce yapılmış olması gerekir. Bioasfalt olarak kullanılan malzemeler içerisinde Hemp (kenevir) bulunmamaktadır. Böyle bir bilimsel araştırma, makaleye de rastlamadığımızı tekrar ederek, bu bilgilere ulaştığı kaynağı rica edelim.
20.Erdem Ulaş (Sayfa:85): Toprak istekleri bakımından fazla seçici değildir. Her toprakta yetişir. Toprak pH= 7.0-7.5 olmalıdır.
20.CİDDİ YANLIŞ!!!: Kitaba hızla göz bir attığımızda ve ulusal bir kanaldaki sözlerini birleştirdiğimizde, bu arkadaşların Cannabis (kenevir) bitkisini yetiştirmediği hemen göze çarpan bir durumdu zaten. Bu bitkiyi yetiştirmiş olsa, ya da yetiştirilmesine bir şekilde gözlemci olmuş olsa, yukarıdaki pek çok yanlış bilgiyi, kendiliğinden kitabına koymazdı diye düşünüyoruz. Cannabis (kenevir) bitkisi önceden de belirttiğimiz gibi, hemen her coğrafyada yetişebilir, hayatta kalabilir. Ölmemesi, olmuş olması anlamına gelmez. 
Cannabis toprağı ÇOK özenle araştırılır, bölge seçilir ve toprak ısısı, nemi, ph ve besin değeri sıklıkla analiz edilir, gözlem altında tutulur. Çoğunlukla bitki için ideal toprak karışımı suni olarak hazırlanarak ekim alanları oluşturulur. 
Cümlenin devamındaki bilgi ise, bu veriyi kesin bilgi olarak alıp, ekimini yapacak insanların ürünlerini felakete götürecek kadar büyük hata içeriyor. CANNABİS (Kenevir) BİTKİSİ İÇİN İDEAL TOPRAK pH’I 6-7 arasındadır. Altı ve üstü “ÖLMEZ ama OLMAZ” durumunu oluşturur.
21.Erdem Ulaş (Sayfa:86): Ne kadar erken ekim yapılırsa… kenevirin veriminde de artışa neden olur. … ekim zamanı ideal olarak Mart ayı sonrasında ise Nisan ayıdır.”
21.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Çiftçiye böyle bir bilgi vermek, bitkiyi "bilmemek" ile bahanelendirilemeyecek kadar ağır bir sorumsuzluk olmuş. Cannabis (Kenevir) bitkisi için; hava sıcaklığının yanı sıra TOPRAK SICAKLIĞI HAYATİDİR, ekim uygun mevsimin yanı sıra, toprağında belli bir ısıya ulaşmasından sonra gerçekleştirilir. “ideal ekim” ayları olarak sıraladıkları zamanlar, tohum topraktan çıksa bile mevsimin, güneşin konumu ve süresi gereği BİTKİ KENDİNİ ÇİÇEKLENMEYE GEÇMEYE ZORLAYACAKTIR. Güneş açısı doğru zamana geldiğinde, gün ışığı doğru süreye ulaştığında ise gelişmeye dönmeye zorlanacaktır. Bu tüm ekimi STRESE sokup gelişimi durdurabileceği veya öldürebileceği gibi en iyimser ihtimalle ÖLMEZ ama OLMAZ neticesini verecektir.
22.Erdem Ulaş (Sayfa:87): “Toprak altı zararlılarına karşı ekimden önce tohum ilaçlaması yapıldığında verime olumlu etki yapar.”
22.CİDDİ YANLIŞ!!!: Endüstriyel kenevir ilgi alanımız olmamasına rağmen, uluslararası alanda çok önemli bir konunun çiftçilerimiz, yatırımcılarımız tarafından bilinmesi gerekir. Böyle zirai ilaçlamalar, gübrelemeler sebebiyle, kenevir lifinin en çok talep edilen sanayisinde (tekstil) bile tercihleri ketenden yana kaydırmaktadır. ZİRA KENEVİR LİFLERİ 3 PARTİ BAĞIMSIZ LABORATUVARLAR TARAFINDAN TEST EDİLİR (MEDİKAL CANNABİS İÇİNDE BU DURUM BÖYLEDİR) SERTİFİKALANDIRILIR. Uluslararası Pazar; liflerin içerisinde zirai atık, ilaç bulunması haline oldukça hassastır. Bu ürünlerin insan cildine, oradan bünyesine kanserojen bulaşıklığa yol açacağı kaygısı hakimdir. Tekstilde böyleyse, gıda, sağlık, kişisel bakım ürünlerinde neler olacağını siz düşünün. Böyle bir ürün ancak böyle sertifikaları talep etmeyen ülkelerde dolanıma sokulabilir. Türkiye için böyle bir başlangıç yapmak, daha başlamamış sektörü öldürmek olur.”
23. Erdem Ulaş (Sayfa:88): “Yağışı bol bölgelerde yetiştirildiğinden, ekstrem yıllar hariç sulamaya gereksinim duymaz. Kenevir topraktan fazla besin maddesi emen bir bitkidir.” Sonrasında gübre tavsiyesi verilmesi hakkında.
23.DÜZELTME: Önceki sayfalarda verilen bilgiler, ilerleyen sayfalarda değişebiliyor. Daha önce “suyu sevmez” şeklinde verilmiş bilgi “sulak yerlerde yetiştirilmesi, bolca yağış alması gereği sulanması gerekmez”, “gübreye ihtiyaç duymaz” diye verilmiş bilgi de “topraktan çok besin emmesi sebebiyle" gübreleme tavsiyelerine dönüşler okuyanın, daha vahimi yetiştirenin kafasını karıştırabilir. 
Buradaki itiraz noktamız, sonrasında gelen paragraflarda insanlara sentetik gübreleri tavsiye etmiş olmasıdır. Bu husus bir önceki (23) itirazımızda açıkladığımız sebeplerden ötürü ürünü sadece bunun denetiminin olmadığı ülkeler için ticari bir mal haline düşürür. VE ÜRÜNÜN İÇERİĞİNDEKİ SENTETİK BULAŞIKLAR ULUSLARARASI ALANDA BİR KERE İFŞA OLURSA, İTİBARSIZLAŞAN ÜRÜNÜN TELAFİSİ EN ZOR SEKTÖR OLDUĞUNUN BİR KEZ DAHA ALTINI ÇİZELİM.
24.Erdem Ulaş (Sayfa:89): Kenevirin önemli bir hastalığı ve zararlısı bulunmamaktadır.” “Ekimden sonra gerek görüldüğünde, zararlı böceklere, mantara, hastalıklara karşı ilaçlama yapılabilir”.
24.CİDDİ YANLIŞ!!!: İkisi de ardı ardına gelen cümleler. Konuya hâkim olmamak, bu çiçeği yetiştirmemek, yetiştirilmesinde gözlemci dahi olmamak bi tarafa, bu bitkinin uluslararası pazardaki kıymetini düşüren unsurlar yeterince araştırılmamaktan kaynaklı, üreticiye zarar verebilecek bir tavsiye
Cannabis (Kenevir)in sayısız zararlısı, küfü, mantarı, virüsü bulunmaktadır. Ve bunların bulaşmasından sonra mücadele, bu bitkinin ürün değerini tamamen ya da kısmen öldürecektir. O yüzden dünyada en hassas yetiştirilen tarım ürünü olarak değerlendirilebilir. + (23) ve (24) itirazlarımız burada da geçerli.
25.Erdem Ulaş (Sayfa:89): (Hasat) “Ağustos sonu Eylül ayında erkek ve dişi kenevirleri ayrı ayrı hasat etmek uygundur. Tarlaya 2 kez girileceğinden el emeği yüksek bir hasat gerçekleşse de daha kaliteli bir lif ve tohum elde edileceğinden ekonomik olmaktadır.”
25.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Son derece az araştırılmış ve ülkede neden artık kenevir ekiminin yapılmadığının olası en net, en korkunç resmiyle karşılaştık diyebiliriz. Detaylandıralım; Cannabis (kenevir) bitkisi erkeği ve dişisi ayrı yetiştiğini belirtmiştik. Tohumların erkek-dişi çıkma oranı genel olarak %50-50’dir (en iyimser 65:35). Tabi doğa bu orana birebir oranda uymayacaktır. TARLAYA ORAKLA GİR, ERKEĞİ KES AL, BÜYÜMEKTE OLAN DİŞİ BİTKİLERİN ARASINDAN GEÇİR DÜZLÜĞE ÇIKART şeklinde bir önerme yapabilmek için HAYATINDA HİÇ KENEVİR GÖRMEMİŞ OLMAK, TARLASININ RESMİNE BAKTIĞINDA ÖNERİSİNİN GERÇEKTE NE ANLAMA GELDİĞİ HUSUSUNDA CİDDİ KAFA YORMAMIŞ olmak gerekir. 

Resimlerle ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

 ELLE SEÇME İMKANI:


Türkiye’de ekim yapan geçmişteki insanlar yukarıdaki resimdeki gibi bakımsız ve verimsiz tarlalara sahiptiler. Ancak o zaman elle seçim yaparak erkekleri söküp alabilirler. Bu tip tarım küçük ölçekli, lif, sap işleyenler haricinde hiçbir endüstrinin bir işine yaramaz. Böyle bir ekim anlayışı KORKUNÇ el emeği ve bunun karşılığında yüksek maliyeti sebebiyle uluslararası pazarda rekabet şansı dahi bulamayacak bir intihar olur. Ekimi yasaklanmasaymış da, bu tip tarımın kendiliğinden yok olup gitmesi gayet normal  bir sebep/sonuç ilişkisi gibi görünüyor.


Ekilen endüstriyel kenevir alanına ve bitkilerin eriştiği cüsseye dikkat açısından güzel bir resim. Makinalarla hasat edilmesine rağmen bitki bağlarına verdiği hasar sebebiyle sadece bu bitkiye özgü tarım araçları geliştirilmiştir. Siz şu tarların içine elde orakla girip erkek kenevir aranabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Kenevir hasadına ve hasat aparatına bir başka örnek.

Kenevir hasadı ve bir başka özel geliştirilmiş araç.

Kenevir tarlası cüsse ve sıklık örneklemesi.


Kenevir tarlası örneği drone görünüm.

Şimdi bu resimlerin ardından, tarlanın içinden erkek bitkiyi söküp dişiyi bırakmak cümlesini bir daha okuyun. Bundan daha az alanda ekim, daha az hasat demektir. Uluslararası rekabet planları ile yola çıkılıyorsa, bunun ciddi analizi ortaya konmalıdır.
26.Erdem Ulaş (Sayfa:92): Lif ve tane amaçlı sanayi keneviri tarımına örnek olarak koyduğu resim.
26.YANLIŞ: Doğru bir resim temsili değil. Söz konusu tarladaki kenevirler tohum ve tıbbi amaçlı (CBD) dallandırılmış bitkiler. Lif için kullanıma uygun şekilde cüsselenmemiş. Endüstriyel kenevirin cüssesi ve görünümüne yukarıdaki resimlere yeniden bakılabilir.
27.Erdem Ulaş (Sayfa:94): Kanser hastalığının BELKİ DE TEK ETKEN İLACI kenevirin yaprağından yapılan, “CBD Oil”- Cannabidiol Yağıdır.”
27.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Kimseye bir düşmanlığımız olmadığı gibi, kenevirin tıbbi değerine dikkat çeken her samimi adımın yılmaz destekçisi olduğumuzun ısrarla altını çizmişdik, yetmediği takdirde üstünüde fosforlayalım. Ancak böylesine bir cümle BİLMEMEK masumiyetinden çıkıp, BİLMEDİĞİ HALDE, BİLİYORMUŞ GİBİ SÖYLEMEK basiretsizliğine girer. Endüstriyel kenevirin tıbbi değere haiz Phytocannabinoidleri eser miktardadır. Erdem beyin belirttiği gibi yapraklarında ise hepten az (yok) ölçüde bulunur. Endüstriyel kenevirden CBD elde edildiği doğrudur ancak bu DİŞİ bitkinin çiçeklenmesini tamamlamış ÇİÇEK SÖMEKLERİNDEN elde edilir. CBD’nin kanserle mücadelede “tek etken” ilacı” olduğu iddiası ise daha vahim bir basiretsizliktir. Kanserin hemen her türüyle mücadele eden, iyileştirici olarak görülen etken cannabinoid THC’dir. CBD’nin diğer hastalıklara ve yan etkilerine karşı etkisi zaten tartıştığımız bir konu değil. Ama önce CBD bitkinin neresinden elde edilir, nerelerde kullanılır bir derin bilmenin ardından söz söylemek adaba uyar. Yoksa sayısız hastanın aklına yanlış bilgiler sokmanın vebali “pardon” ile ödenemeyecek kadar hassas bir konudur "Tıbbi Kenevir".
28.Erdem Ulaş (Sayfa:99):THC esrardaki ana zehirleyici
28.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Söyleyecek söz bulamıyoruz. Bir başka basiretiz açıklama. Üstelik kendisi de ilerleyen sayfalarda (101), THC’ye ve tedavi edici özelliklerine övgüler diziyor. Bu “ana zehirleyici” cannabinoid ABD, KANADA, İSRAİL hastahanelerinde, kliniklerinde hastalara reçetelendirilsin. Yapılan bütün bilimsel çalışmalar HİÇBİR TOKSİK etkisinin olmadığını ortaya koymasına rağmen “zehirleyici” olarak tanımlansın. 
Konuyu bilmemek, bilimsel araştırmaları okumamak, insanlara yanlış bilgi vermek veya yönlendirmeye vesile olmak ciddi bir vebal, büyük bir sorumluluktur. Sayın Erdem’e en azından bloğumuzun ilgili konularını okumasını öğütleriz. Orada ele alınan makalelerde alıntılanmış cümleler, bilimsel deneylere, bu deneylerin sonucu raporlara ve her bir rapor ilgili ülke sağlık kuruluşları tarafından kabul edilmiş ve uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanmış neticelere dayanan referanslardır
29.Erdem Ulaş (Sayfa:103): “Sanayi keneviri tohum yağı (Cannabis Sativa Seed Oil) THC içermez psikoaktif değildir.”
29.EKSİK DOĞRU: Önce parantez içi, “Cannabis Sativa Seed Oil”, yani “canabis sativa tohum yağı” diye bilinirliği yoktur. Endüstriyel Kenevir Tohum Yağı. Uluslararası alanda “Hemp Seed Oil”, Hemp Tohum Yağı diye geçer. KENEVİR TOHUMU CANNABİNOİD İÇERMEZ. Yani içeriğinde CBD’de bulunmaz!
30.Erdem Ulaş (Sayfa:103): Kenevirin cannabis indica türü (dişi kenevir olarak da tanımlanır) esrar olarak bilinir. Bunun etkin maddesi ise THC’dir.
30.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: KENEVİRİN HER TÜRÜ DİŞİ VE ERKEK OLARAK AYRILIR. Endüstriyel kenevir (Hemp) içeriği cannabinoidler açısından en zayıf olan türüdür. CBD açısından bile zayıf bir bitkidir. CANNABİS SATİVA VE CANNABİS İNDİCA’NIN İKİSİDE THC AÇISINDAN OLDUKÇA ZENGİNDİR. İçerik bakımından (CBD için özel yetiştirilen türler hariç) %15-35 THC ye karşılık %0,01-%1,5 CBD cannabinoid bileşenlere sahiptir. ERKEK BİTKİLERDE CANNABİNOİD ESER (YOK) MİKTARDADIR.
31.Erdem Ulaş (Sayfa:104): “Kenevir yağının… kemoterapiye alternatif olarak kanserli hücreleri yendiği ve sağlıksız hücreleri yok ettiği ABD’de Rick Simpson tarafınca da kanıtlanmıştır.”
31.EKSİK DOĞRU: Hakkında üretilen bütün iltifatları fazlasıyla hak eden, bizzat tanıdığımız, yöntemlerini öğrendiğimiz bu büyük aktivist hakkında daha düzgün bir Google okuması yapılsaymış diyebiliyoruz ancak. KANADALI Medikal Cannabis aktivisti Rick Simpson, bütün dünyada kendi adıyla anılan Rick Simpson Yağı ile, başta kendi ve yakın dostları olmak üzere binlerce kanser ve türevi hastalıktan muzdarip insanı iyileştirmiş efsane bir kişiliktir.
Rick Simpson gerek yağın yapılışı gerekse içeriği ve dozajı hakkında bütün bildiklerini on yıllardır insanlara ücretsiz paylaşmış ve paylaşmaya devam etmektedir. Bütün röportajlarında, kitabında, resmi internet sayfasında üzerinde ÖNEMLE VURGULADIĞI ŞEY, yağın çıkartılacağı cannabis türünün YÜKSEK THC cinslerinden olmasıdır. Zira kanserle mücadele eden, bitkinin en önemli cannabinoidi THC’dir
Not: Erdem beyin zikrettiği endüstriyel kenevir yağının bu RS yağı ile alakası yoktur.
32.Erdem Ulaş (Sayfa:106): Rick Simson yöntemi; … petrol veya nafta kullanılan RS tekniğidir. Bu işlem için birçok tipte çözücü kullanılabilir: saf neftyağı, eter, bütan, %99 izopril alkol veya su. Zengin bir yağ elde edilmek istenirse iyi bir yöntem sayılmaz. Kullanılan çözücülerin kalıntıları nedeniyle de güvenli değildir.”
32.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Google tercümeye de güvenmemek lazım tabi. “Petrol veya Nafta” değil “Petrolium Naphta”, %99 Etil veya İzopril veya Saf Zeytin yağı kullanılan yöntemler arasındadır. İlk üçü de ısıya maruz kalarak tamamen buharlaştığından son üründe eser (yok) miktarda kalıntı bırakırlar. YANİ BİLİNEN EN GÜVENLİ EN SAĞLIKLI EKSTRAKT YÖNTEMLERİNDENDİR. 
Zeytinyağındaki sıkıntı ise, son üründe buharlaşan suyun ardından kalan zeytin yağı daha da rafine edilemez. Yani hasta her seferinde yüksek oranda zeytin yağını da beraberinde tüketmek zorundadır. 
Bütan: 9-12 kez filtrelenmiş saf da olsa, bütan gazı RSO’da kullanılmaz. 
Su: Cannabinoid (LİPİD) YAĞDA ÇÖZÜNÜR, SU DA ÇÖZÜLMEZLER!!!
33.Erdem Ulaş (Sayfa:117): TerpenoidAncak bu kez herhangi bir bileşene dair spesifik bir etki ortaya çıkarılmamıştır ve faaliyet mekanizmaları tarif edilememektedir.”
33.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Dünyada (Ocak 2019 itibarı ile) “Terpenoid” konusunu içeren yayınlanmış 300 BİN üzerinde bilimsel çalışma raporu, makale bulunmaktadır. Sadece Cannabis kaynaklı terpenoid konusu üzerine ise 6 BİN’in üzerinde bilimsel makale yayınlanmıştır.
Fiziksel etkileri ve tıbbi faydalarını aşağıda kısaca özetleyelim;



34.Erdem Ulaş (Sayfa:120): Dil altı kenevir uygulaması için farnakokinetik bilgi çok yoktur.
34.YANLIŞ!!!: Cannabisin hastalıklar ve uygulamaları üzerine yayınlanmış 29 BİN’in üzerinde bilimsel makale mevcuttur. Sadece farmakokinetiğine yönelik ise yayınlanmış 1400ün üzerinde bilimsel çalışma, inceleme makaleleri mevcuttur.
35.Erdem Ulaş (Sayfa:127): THC… ilk olarak İsrail’de (1964) yılında kannabis bitkisinden ayrıştırılmış ve “anandamide” adı konmuştur.”
35.YANLIŞ!: Anandamide” beyinde doğal olarak bulunan lipid olup THC ile tek ortak noktası aynı reseptörlere bağlanmasıdır. Yani bitkiden çıkarılan bir bileşen değildir. Öte yandan “tetrahydrocannabinol” olarak anılışı 1940’a kadar gider.”
36.Erdem Ulaş (Sayfa:128):Peki anne sütünde THC, CBD olduğunu ve annenin çocuğu emzirirken bu değerli iki kimyasalın bebek vücuduna geçtiğini… biliyor muydunuz?”
36.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!: Anne sütünde THC ya da CBD veya diğer herhangi bir phytocannabinoid bulunmaz. Anne sütü ve gebelik sürecinde oluşan, insan vücudunun doğal olarak ürettiği ve her insanda bululan “ENDOCANNABINOIDLERDİR” ve cannabinoid reseptörleridir. Endocannabinoidler, cannabinoidler ile aynı reseptörlere bağlanırlar demiştik.
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Kenevir Enstitüsü Resmî Açıklaması;
37.(Sayfa:189): “… ve 10 yıl içerisinde bu pazardan her yıl 100 MİLYAR DOLAR gelir elde edebileceğini öngörmektedir.”
37.ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Endüstriyel Kenevir DÜNYA pazarı, 2025 için 10,6 Milyar Dolar öngörülürken, ASAM bu öngörüyü hangi hesaplamalara ve verilere dayandırmaktadır? + (3) no’lu cevabımız.
38.Erdem Ulaş (Sayfa:202): Türkiye’deki tarım arazilerinin sadece %8’ine kenevir ekimi ile hali hazırda 30 Milyon Ton petrol ithalatımıza gerek kalmadan petrol yerine biodizelin kenevirden üretileceğini anlattı.”
38. BİRŞEYLER ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Şu matematiği birde biz yapalım: 
• Türkiye’nin benzin tüketimi:  2.920.000.000 lt/yıl 
• Türkiye’nin mazot tüketimi: 18.250.000.000 lt/yıl 
• Toplam Petrol Tüketimi : 32.MİLYAR lt/yıl 
• Türkiyenin toplam tarım alanı: 38 Milyon Hektar 
• %8 değilde %10 alalım=             3.8 Milyon Hektar 
Dünya da erişilmiş en üst verimden hesapladığınızda: 
200 gallon/ha (Kenevir bioyakıt) x 3.8 Milyon Hektar= 3 MİLYAR lt. Bio-Yakıt Yani Türkiye’nin ihtiyacı olanın %10’u ancak karşılanıyor. Ki bu "Yakıt/Gıda fayda" analizi hesaba katılmamıştır. ASAM bu hesaba nasıl ulaştığını ve kaynaklarını açıklarsa, ya da biz mi yanlış hesaplıyoruz gösterirlerse, severek düzeltme yaparız.
39.Erdem Ulaş (Sayfa:211): Tarım alanlarımızın sadece %15’ine Kendir eksek; ülkenin TÜM ısınma, aydınlanma ve petrol döviz giderimizi karşılayacağımız gibi, bütçemizin cari işlem açığını da kapatarak dengelemiş oluruz.”
39.BİRŞEYLER ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: %8’ini ektiğimizde petrol tüketimimizin %10’una denk biodizel üretiyoruz. Ama %15’ine ektiğimizde bırakın petrolü, BÜTÜN aydınlanma, ısınma, bütçe açığını tamamen kapatıyoruz. BİZ Mİ HESABI YANLIŞ YAPIYORUZ?
Medikal Cannabis (Tıbbi Kenevir) Türkiye © Copyright 2019